-
Mehmet Eker
Tarih: 15-09-2025 21:02:00
Güncelleme: 16-09-2025 11:55:00
Siyah incir Bursa’nın Gemlik, Gürsu, Osmangazi, Nilüfer, Mudanya, Mustafakemalpaşa ilçeleri ve köylerinde yetiştiriliyor. Bu ilçelerin her köyünde olmamakla beraber, siyah incirin belli iklim koşullarına bağlı olarak sınırlı alanda üretimi yapılıyor. Bugün ise iç pazar tüketim payının artması ve ihraç edilen bir ürüne dönüşmesi sebebiyle ekim-dikim alanları oldukça genişlemiş durumda. Bugün Bursa ve ilçelerinde üretim alanı hızla arttığı gibi Afyon, Denizli, Aydın, Manisa ve Balıkesir gibi iklim koşullarının uygun olduğu tarım alanlarına da ekildi, ektirildi ve özellikle ihracatçı firmalar tarafından teşvik edildi ve özendirildi. Bursa siyah inciri ise aynı zamanda coğrafi işaret almış bir ürün. Geçmişte değerli bir ürün olması ve sınırlı bir alanda üretimi yapılması dolayısıyla pazar ve pazarlama sorunu yaşanmaması nedeniyle incir üreticileri Marmara Birlik, Tariş, Çukobirlik benzeri Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri’ni kurma ve örgütlenmesine yönelik bir ihtiyaç duymamışlardı. Bugün ise bizce en acil ihtiyaca dönüştü.
İNCİR TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ ACİLEN KURULMALIDIR
İncir üreticileri neden örgütlenmeli? İncir üretim alanları genişledi, üretim Bursa ve ilçelerinde de arttı. Yalnızca Mudanya’da bugün en az 3000 aileyi ilgilendiren bir üretime dönüştü. Bursa dışında 5 ilde daha siyah incir üretimine geçildi. İncir üretici köylüsünün karşısına, incir ihracatı yapan Alara gibi şirketlerin toprak alarak incir ekmesi yetmezmiş gibi, hiç hesapta olmayan İsrail de ortaya çıktı, incir ihracatında Avrupa ve Arap ülkelerinde geleneksel pazarlar da rakip olmaya başladı. Bursa siyah inciri uluslararası pazarda da artık yalnız ve rakipsiz değil. İncir üreticisinin muhatabı ise ihracat yapan firmalar. Ortada üretici örgütü, kooperatif ya da birlik yok, devlet yok, TMO yok, Belediyeler dahi yok! Siyah incir iç piyasaya da hal ve aracılar eliyle sokuluyor. Bu alanda fiyat ve alım garantisi olmadığı gibi ürün alım standartı da mevcut değil. Kelimenin tam anlamıyla bir keyfiyet hâkim.
YAŞASIN SERBEST PİYASA EKONOMİSİ, YAŞASIN SERMAYE VE KÂR HIRSI!
Sistem şöyle işliyor; incir ihracatı yapacak olan firma alım yapacağı köyde kilo başı komisyon verdiği bir kantarcı buluyor. Kantarda alınan inciri seçmeye kendi işçisini getiriyor ve parasını ödüyor. (Ha bunu bonkörlüğünden değil istediği malı istediğinde almak işine gelmediği için günde ıskartaya fazla mal çıkarmak amacıyla yapıyor, yani menfaati öyle gerektirdiği için...) Alım fiyatını da tek taraflı firma belirliyor. Pazarlık, protokol, taban fiyat falan yok. İtiraz etmek hak getire, o da neymiş!
İşin özü şu; hangi gün, kaç kilo, hangi kalitede ve kaç paraya incir alacağını ihracat firmaları belirliyor. Alım sürecinin hatasız işlemesi için köydeki kantarcı/komisyoncuyu ve incir seçen işçileri kullanıyor. Mal lazım olduğunda kantarcıdan daha fazla mal toplaması isteniyor, malın bol olduğu günlerde inciri seçen işçilere ıskartaya fazla incir ayırmaları söyleniyor. Kota konuluyor ve köylünün toplanmış kantara gelmiş malının tamamı alınmıyor, böylelikle fiyat düşürülmüş oluyor. Hatta kantarlar kapatılıyor, incir alımı yapılmıyor. Böylelikle siyah incir üreticisi teslim alınmış oluyor. Bu noktadan sonra ya incir ağaçta olgunlaşıyor ve hatta çürüyor ya da ihracat firmalarının dayattığı fiyattan satılıyor.
Siyah incir alım-satım süreci, örgütsüz üretici köylüleri kuşatan tek taraflı bir kâr hırsının keyfi ve tahakkümcü işleyişine dayanıyor. Bu döngüyü kıracak ve köylüleri ortak bir amaç ile hedef
doğrultusunda buluşturacak olan ise ancak sendikal örgütlülük. Köylünün haklarını koruyabilmesi, şirketlerin dayatmalarından kurtulabilmesi ve ortak amaç ve irade etrafında birleşebilmesi Tüm Üretici Köylü Sendikası (Tüm Köy Sen) ile incir alım ve satımının adil biçimde yürütülmesi ise ancak İncir Tarım Satış Kooperatifleri ile mümkün.