-
Duran Çoban
Tarih: 26-07-2025 09:42:00
Güncelleme: 26-07-2025 09:53:00
01 Temmuz 2025
4×4 Araçlarla Dağlara tırmanıyoruz,
Köye geldik. İki Buçuk km. yürüyüşle buzullara çıkacağız.
1 Temmuz 2025, günlerden Salı. Gürcistan’da üçüncü, Mestia’da ikinci günümüz.
Sabah kahvaltısını otelde yaptık.
Otelin önünde dokuz adet 4×4 araç duruyor. Birden dokuza kadar otomobillerin camlarında rakamlar var. Liste önceden hazırlanmış. Herkes hangi otomobile bineceğini biliyor. Üç gruba ayrılmışız. Uzun yürüyenler, az yürüyenler, hiç yürümeyenler. Sonunda hepimiz bir köyde buluşuyoruz. Bazıları yürüyerek, kimileri otomobillerle. Bir tekerleme vardır. “Kaplumbağa yürüyerek, kartal uçarak tepeye ulaşır” Sanki yılan olacaktı, ama soğuk hayvan, biz kaplumbağa yapalım.
Neyse herkes isminin olduğu araca biniyor. Bu yolculukta eşler bile ayrılıyor. Biri uzun yürüyor, öbürü yürümüyor. Mahkemeden daha hızlı oluyor.
Artık yola çıkalım. Yol demeye bin şahit lazım. Dört çeker araçların bazen yerlere sürtünme seslerini duyuyoruz. Kıvrım kıvrım yollardan hayli gidiyoruz. Araçların bıraktığı noktadan altı kilometrelik yolu yürümeye başlıyoruz. Yürümeyenler araçlarda kalıyor, zaten araçlarımız önceden ayrıldı.
Koza Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü yürüyüşçüleri için kolay bir parkur. Aramıza yeni katılanlar var. Onlar için kolay değil. Bunlardan birisi de Meral. Onun için zor oluyor. Ayakkabıları bu yürüyüşe uygun değil. Yerler çamur ve kaygan. Bir kere düşerek ucuz atlatıyor. Sonunda sağ salim parkuru bitiriyoruz. Sonunda Adishi köyüne ulaşıyoruz. Meral Hanıma çay ısmarlayarak ödüllendiriyorum. Sabah yanımıza aldığımız böreklerle açlığımızı yatıştırıyoruz.
Tekrar araçlara binerek Ushguli köyüne ulaşıyoruz.
Yürüyemeyenlerin araçları bölgede kalıyor. Fotoğraf çekip, kilise geziyorlar, bölgede zaman geçiriyorlar.
Yürüyüşçüler olarak iki kilometrelik buzul yürüyüşüne başlıyoruz. Dağın altında ırmağın çıktığı noktaya varıyoruz. Karları gördüğüm alanın buzul olduğu söyleniyor.
İki buçuk kilometre dönüş sonrası bizi bekleyen arkadaşlarımızın yanına Ushguli köyüne dönüyoruz. Köyün tepesindeki Lamaria kilisesini geziyoruz. Kilisede etekli İsa’nın fotoğrafını çekiyorum. Aklıma Güney Amerika’nın ilk kilisesindeki İsa resmi geliyor. Evet o da etekliydi. Güney Amerika’da olduğu gibi Gürcistan’da da Hıristiyanlık öncesi tanrıları kadın. Hristiyanlık buralarda İsa’ya etek giydirerek kadın figürü üzerinden ilerliyor. Bir anda kadının baskınlığından erkek egemen duruma geçemiyor.
Köylerdeki svan kuleleri merak ediliyor. Bunların sırrını henüz çözemedim. Yarın bir tanesini gezme planı var. O zaman bir fikir yürütürüm. Rehberlerin anlattıkları inandırıcı gelmedi. “Köylerdeki kan davaları sonucu yapıldı” diyorlar.
SVAN KULELERİ ( Cemal Kotan) için gezdim.
02 Temmuz 2025 Çarşamba günü biraz daha geç uyandık. Saat dokuz kahvaltı, on, otelden ayrılış.
Saat on buçuğa doğru otelden ayrıldık. Bilgiler muhtelif, teleferik saat onda mı açılıyor, on birde mi derken Teleferiği havada gördük. Tartışmaya mahal yok, düştük yollara. Teleferiğe yirmi beş Lari vererek bindik. Biletleri atmıyoruz. Aktarma merkezinde ikinci etap için gerekecek. Teleferik ile son noktaya çıktık. Artık bulutlar ile aynı seviyedeyiz. Hava açık fotoğrafçılar dağların zirve noktalarını, karları, buzulları çekmiş olmalılar.
Gürcistan’ın güzelliğini bir fıkra ile anlatayım,
“Tanrı dünyayı paylaştırmaya karar vermiş. Bütün milletlere haber göndermiş. Belirtilen zamanda bütün temsilciler toplanmış. Gürcü temsilci toplantıya gelmemiş. Yemek masası kurulu şaraplar daha bitmemiş. Ha bu şişeden sonra ha bu bardaktan sonra derken toplantıyı kaçırmışlar. Tanrı dünyayı dağıtmış, bütün temsilciler dağılmış ki kapı çalınmış. Gürcüler çıkagelmiş. Bizde ülkemizi istiyoruz demişler. Melekler şaşkın, dünya bölüşüldü yer kalmadı demişler. Gürcüler ısrarlı “siz tanrıya iletin”. Melekler, durumu Tanrıya iletiyor. Tanrı “ çağırın, gelsinler”. Gürcüler huzurda merakla bekliyorlar.
Tanrı “ Dünyayı dağıttım, siz nerede kaldınız. Gürcüler mahcup çakır keyif bir kafada ülkesiz kalmanın suçluluğunu hissederken. Tanrı “Neyse, kendime ayırdığım bir yer vardı, size orayı veriyorum.” Gürcüler neşe çığlıklıkları ile sevinçle huzurdan ayrılıyorlar. Tanrının ülkesinde yaşama şansını yakalıyorlar.”
Fotoğrafçıları ve yürümek istemeyenleri zirvede bırakarak yürüyüş ekibi düştük yollara. Daha çok iniş ağırlıklı rota sonunda bir köye ulaştık.
Vadininin derinliklerinde akan ırmağın yamacında bir tesiste bir saatlik serbest zaman verildi. Yemek ya da başka ihtiyaçlar için uygun bir zamandı. Çocukluğuna inmek isteyenler salıncaklara koştu.
Dönüş yolu daha rahattı. Birinci etap istasyon alanına yürüdük. Son Teleferiği kaçırmamaya dikkat gösterdik.
Şehre inerek otelimize gittik.
Saat on yedi otuzda otel bahçesinde buluşarak, her yerde gördüğümüz ve merak ettiğimiz, SVAN KULESİ’ni görmek için yola dizildik.
Devam edecek…